6 Aralık 2013 Cuma

akıl hastanesi santrali

merhaba,

* obsesif kompulsif iseniz 1 e arka arkaya sürekli basın.
* codependent iseniz, lütfen birilerinden sizin için 2 ye basmasını rica edin.
* multiple personalityden muzdarip iseniz 3, 4, 5 ve 6ya basın.
* paranoyaksanız, kim olduğunuzu ve ne istediğinizi biliyoruz. hatta kalın ve adresinizi bulalım.
* delusional iseniz, 7ye basın, ana gemiye yönlendirileceksiniz.
* şizofrenseniz, dikkatlice dinleyin, arkadan size hangi numaraya basacağınızı söyleyecek bir ses duyacaksınız.
* manik depresifseniz, hangi numaraya basacağınız önemli değil, kimse cevap vermeyecek.
* disleksik iseniz, 96yı tuşlayın, 96yı tuşlayın, 96yı tuşlayın, 96yı tuşlayın....
* nervous disorder varsa, bir temsilci gelene kadar anahtarla oyalanın, dizlerinizi sallayın ya da tırnaklarınızı yiyin.
* amnezikseniz, 8e basıp adınızı, adresinizi, doğum tarihinizi, sosyal güvenlik numaranızı, annenizin kızlık soyadını bırakın.
* posttravmatik stres sendromunuz varsa, ya-vaş-ça ve dik-kat-li-ce 000 ı tuş-la-yın.
* bipolar affektif bozukluktan muzdarip iseniz, lütfen bip sesinden sonra mesaj bırakın, ya da önce, ya da sonra. lütfen bip sesini bekleyin.
* kısa süreli hafıza kaybınız varsa 9a basın. kısa süreli hafıza kaybınız varsa 9a basın. kısa süreli hafıza kaybınız varsa 9a basın. kısa süreli hafıza kaybınız varsa 9a basın...
* kendine güvensizlik sorununuz varsa, lütfen bekleyin. tüm operatörler sizinle konuşamayacak kadar meşgul.
* sarışınsanız, herhangi bir tuşa basmayın, sadece hata yapın.

19 Eylül 2013 Perşembe

merhaba demeden olmaz merhaba demeden olmaz


merhaba, bence insana getirilen bir sıfat olarak akordeon, gevşekten hallice ve bence çok düşünmek iyi değil. çok düşünmeyin başınıza bi iş gelir. çok araştırmak, çok bilmek felaketlere yol açar. sorular istemediğiniz cevapları getirebilir. o cevapları elinize alıp oturup ne yapacağınızı bilemeyebilirsiniz. iki evirip çevirip duvara fırlatmak bir seçenek tabi ama herkesin harcı değil siz ben misiniz? hayır değilsiniz. ben de siz değilim, sen hiç değilim, o olabilirim bak, o olur; O olmaya niyetlenmedim değil ama o iş de öyle değil. ayakkabılarınız benim ayakkabılarım mı? değil. if you were me... geçiniz. ennnnn geç on beş gün sonra bir soru daha soracaksınızdırmış. sormayacaksınız. çünkü mutsuz olursunuz. bırak mutsuz olalım. ben seninle mutsuzluğa da varım. o iş öyle hiç değil. canım bak bazı şeyler sadece filmlerde güzel. ne kadar romantiksiniz. biramı gırtlağınıza siz mi dökersiniz ben mi boşaltayım? hayatınızı bir kitap karakteri gibi yaşayabilirsiniz. yaşayabilir misiniz? siz ben misiniz? ben sizin seniniz değilim. bildiğiniz gibi değilim. 2004'te yazmıştım bunu halâ akıllanmadınız. akıllanan birkaç kişi de hasta veya öldü. akıllılara karışma, başına bi iş gelir. sorular diyordum ve devamında elbette cevaplar, her petkaya uygun ölçüde üretilmiyor. pardon bakar mısınız? siz yazı da mı yazıyorsunuz? hey arkadaki arkadaşım, siz nereye kadar yazıyorsunuz? ocaktan geçiyor musunuz? ben ekimde bir durdum; oradan beri katırla devam ediyorum. ekşisini tatlısını sözlüğü gözlüğü şiiri manikürü aynı gün bıraktım dedim dinlemediniz. virgül koymak istemiyorsam koymam bayım biz burda konsept sikiyoruz. aranızda geri geri sayanlar var, rencide etmek istemiyorum- istiyorum da aklıma bi arkadaşın lafı geldi öyle gelişine devam ettim. neyse şey dicem 0 oluyo mesela bir şey değişmiyo. çok utanmıyo musunuz o zaman? ben işte çok utanıyorum sizin yerinize. yeni yıla da bu yüzden girmiyorum. ben de istiyorum saymak ama 0 olduğunda, 0 olduğumda siktirip gidebilmem gerekiyor. 0 olmak çok kötü. 9 olmak lazım. 9 olduğumuzu sanıyorduk bir de o iş de öyle değilmişiz. taş çatlasa 7. öf toparlamıyorum ya, toplasam ne olacak sanki. bu da metin değil bu arada. her dört cümle bir metin etmez. metin tekin'i andık mı? andık. ya ben aslında kızgın değilim. mutsuz köpekler var, onlara üzülüyorum biraz. buğular var. buğulara üzülüyorum ama geçirmeye çalışıyorum. annemin hiç anlamadığı şeyler yazıyorum. saçlarımı balkondan sallandırmak için uzatıyorum. bi kere sallandırayım kazıtıcam. kendimi. yerdeki saçımdan. of anlamım bağlamım kaydı. evet kendimin de anlamadığı şeyler yazıyorum ama bunlar yarın bana bir şeyleri işaret edecek. bana bayram mesajı atmayın arkadaşım, buruk selamınızı sikerim. heh işte iki saattir bunu diyecekmişim. bitti.

31 Mart 2013 Pazar

"pılıyı pırtıyı toplamak"taki pılı ile pırtıyı bence sadece sen açıklayabilirsin bana?

tatillere giderken iyi organize edilmiş 'ütüsü bozulmayan' giysilerli, tırnak makaslı, kulak çöplü, ağrı kesicili 'eşya'yı sormadığını tahmin ediyorum.
ben bir sefer pılımı pırtımı topladım evi terk ettim. çok öfkeli bir çocuktum bilmem söylememe gerek var mı? jdfhvjvf iki valiz doldurdum
(burada paranteze girmem gerek. o pılı pırtı toplama sahnesi bir şölen! müthiş rahatlatıcı. eline aldıklarını valize koymuyorsun, fırlatıyorsun, bu şekilde pılıpırtılaşıyor zaten yoksa eşyaları toplamak olur. alırım başımı giderim efeler gibi hey! bezinin saldığı yüksek endorfin ile deli kuvveti de birleşiyor o sırada gözüne buzdolabı değse onu bile paketleyebilirsin. artık buradan çıkayım.)
iki valiz doldurdum evet ve biraz vapur biraz otobüs çok yol gittim. kapıyı açan arkadaşım o valizleri nasıl taşıyabildiğime şaşırdı önce. sonra sonra valizleri açınca 'pılı pırtının neliği'ne ikimiz birden şaşırdık:
1 valiz kitap
1/2 valiz iç çamaşırı
1/2 valiz bardak, fincan, kadeh.

umarım hayal kırıklığına uğratmamışımdır.

bi erkek senin için bi şey çalıyo (çalmak=araklamak) çaldığı şeyle o kerkek acayip çekici geliyo sana. Ne çalsa o erkek çekici kılar kendini? ne çalsın sana?

''ekmek!'' diye bağırarak yanıtladım bunu halbuki hiç ekmek de yemem. fakat aç kalsak bir adamla sonra o ekmek çalsa getirse ben onu çok severim herhalde. dibine dek çeker gibi geliyor. ölümüne severim gibi geliyor şu an. dizim çok ağrıdığı için olabilir mi?

 ekmek mi? adamı fırıncı küreğiyle döverler bak:))
 
dövemezler. ben de saldırırım paçalarından ısırırım. yalnız mı bırakıcam adamımı be peh!

3 Şubat 2013 Pazar

bir gece uyuyamadım ve böcektim


merhaba. şarkı çok güzel. sen uyudun. çok kahve, daha çok sigara içiyorum. uzun süre aşırı uyku sorunum oldu şimdi de uyuyamıyorum. aşırı uykudan önce de uyuyamıyordum. zannederim iki sene sonra yine narkolepsiye yaklaşan o hâl gelecek. hâller geliyor ve gidiyor. rüyalarımı hiç hatırlamıyorum. ukala insanları seviyorum fakat 'nothing but ukala' insanları sevmiyorum. onlar da kendilerini sevmiyor. onları kimse sevmiyor. niye böyle yapıyorlar anlamıyorum. munis, kedi canını bir insandan şirret kaltağa geçişim 3 sn. yeni uyandığım ilk bir iki saat şer saçıyorum. sanırım asla mutlu uyanan kadınlardan olamayacağım fakat güzel uyandığım bir gerçek. on senedir burun hızmam var ama her yenisini alışımda ayna karşısında saatler geçiriyorum, yüzüm değişmiş gibi hissediyorum. yüzümün değişmesi en büyük kabusum. aynaya çok bakıyorum ve aynadan aynı zamanda çok korkuyorum. bazı şeylerim oluyor o şeyleri çok seviyorum. birinden nefret etmek için tanımayı bekliyorum, sevmek için özel bir çabam olmuyor. damak çikolata bence nefis bir şey kim ne derse desin. bir dönem sesler midemi bulandırdığı için uzun süre müzik dinleyemedim. bu dönem ise kelimeler bulandırdığı için pek bir şey okuyamıyorum. her şeyi çok abartıyorum. dibine kadar, bıkana kadar. sonra da 'bitti ki' bu deyip posasını atıyorum. alkol problemim vardı artık alkol bir problem değil. çoğu içkiyi buzsuz içiyorum. sanırım kışın ispanyolca öğrenicem. çok sevdiğim bir kediyle yaşıyorum. çok sevdiğim bir diğer kedi öldü. o ölünce ben çok dönüştüm. bu dönüşmüş hâlim. sonra geçenlerde bayram oldu ben bir daha dönüştüm. insan bir yaştan sonra artık dönüşmemeyi bekliyor. artık dönüşmeyeyim. haberleri izleyemiyorum. gazeteleri okuyamıyorum. fakat günlük aldığım bir gazetem olmasını çok isterdim. ellerim ve ayaklarım benim için çok önemli. birinin kafasının koptuğunu görsem sarsılmam ama bir çivinin ayağa girişi tansiyonumu düşürüyor. eller konusunda ise bu tip bir örnek veremeyecek denli hassasım. cam seviyorum. iyi geceler.

18 Mayıs 2012 Cuma

tanışıyor muyuz?

boğazLARım ağrıyör, üşüttüm mü çok mu sigara içtim nedir :/ herkes birbirini tanıyo aslında üç aşağı beş yukarı. tabi 3 ve 5 insan tanımada büyük değerler... her yeri topladığım için toplayacak dizecek bişi kalmamıştı ben de masaüstümü organize ettim bugün. sornaaa bi de dizi izleyemiyodum ben bi haftadır falan sinirLERim çok bozuluyodu buna, bugün o piroplemi de çözdük. meğersem adobe flash player güncellemesinde varmış bir dandiklik. düzelttim ama bişi de izlemedim yani öyle. şimdi yatmam lazım aslında ama hem nerede uyuyacağıma karar vermedim hem de okumak istediğim kitap annemin odasında kalmış. girersem uyancak şimdi basıcak zılgıtı. hofff dünya çok acımasız bi yer ya. fakat ben genel olarak iyiyim yani.

abla şeyi

çok sigara içiyorum. alkolü kestim. rejim yapıyorum ama arada bi kutu çikolata yedim o biraz şeyapıyo. irade sıfır. halbüse önceden görsen ben bir ayaklı iradeydim yani ne oldum da dememeli. ergen tavırlarım var, onlardan şikayetçi değilim. tembelim bi de, çok tembelim. arkadaşlarıma gereken özeni göstermiyorum yani bi eplikeyşın filan olsa göstercem de yol gitmek, buluşmak, bişiler içmek çok anlamsız geliyo. çok üşeniyorum ben. mesla okla resmen 2 sene gitmedim. şimdi devamsızlıktan kaldığım senelerin bokunu kime atacağımı şaşırıyorum. o konuda kendimden hoşlanmıyorum her şeyimin suçunu başkasına atıp, herkesin suçunu üstüme alıyorumı. sürekli bir değiştokuş hâli. herhangi birinin hayatıyla kendiminkini değiştirebilirim o kadar sıkılıyorum bazen. fakat intihar etmem. bunu doktora da anlatmaya çalışıyorum. ergen dediysek o kadar da deYil. dün arkaaşların doumgününü kutlamaya gidiyoduk biri atlamış sokağa birinin arabasna düşmüş. uyuz oldum. eziklere, luğzırlara uyuz oluyorum. allah bilsin ölmeyi de becerememiştir mal. başarısızlığa gelemem bi de. başarı nedir diye sorarsan inan ki bilmiyorum, subjektif evet. mesla 80'den aşağı not alcaksam sınavlara hiç girmem. 0 alırım alnımın akıyla. bence üniversitede sikko bi bölüme git. edebiyat olabilir, felsefe olabilir, sosyoloji, psikoloji... bunlar güzel. fakat hem sikko hem zor bi bölüme gitme! bu da sana abla şeyi olsun. kendi ablaçlığımdan tiksindim. bu da oluyo bazen. hiç sevmem ablalığı ama bazen kendimi şefkat tanrıçası gibi buluyorum böğk. hemen seviye kontrol çekiyorum tabi o zaman ''sizi küçük aptallar!'' falan diye, olay kapanıyo. işe gitçem şimdi gene mesla ertele ertele bi hâl oldum. ertleme huyum da üşengeçlikten sayılabilir aslında ayrı bi cümleye gerek yoktu belki. böyle. fakat iyi bir insanım. gerçekten iyi bir insanım buna eminim.

9 Kasım 2011 Çarşamba

excuse me but fuck you

kahkahas superficiale şarkısı. bu şarkıda tarzının dışına çıkmış çok soft, çok şeker bir olmaklığa sahip olmuş. bunu seçmiş o da naçizane. ıyh canlarım benim, muniiiiis, şeker.
konserde hepimize tek tek sordular ''ne düşünüyorsunuz?'' diye. dedim ki 'sizin olmaklığınız size benimki bana.' demedim ki ''ay cicişler sizin nasıl olmaklığınız olur sadece benim olabilir!''  'olmaklığı bedava mı dağıtıyolar lan ben çalıştım da oldum' falan demedim hiç tabi ki. içimden geçti ama, vollo nö yolon söyliym benim de geçiyor içimden ama duruyorum. içimden hiyerarşideki basamağıma uymayan cümleler geçtiğinde hemen duruyorum. durmak bir fiil. sizin için de bir yer belirlenmiş, sizin yeriniz size benimki bana ama siz niye durmuyorsunuz? beni kırıyorsunuz.
neyse şunu diyecektim ben: şarkı iyi şarkı güzel. aşağı yukarı şöyle bir şeyler diyor;

ay rica etsem bi siktirip gider misiniz? ahaha ya bi şarkı bunu der mi? ay diyor ya şarkıda ne kadar bizden ne kadar içten bakar mısınız? hiç öyle olmaklığı falan olmadan, olmaklıksız, ay diyor, bi diyor, siktirip gidin artık diyor. o kadar dinledim bi gitme isteği de geldi sahi. içten çocuklar ya. siz de dinleyin, kendinize anlamlar bulun. bi fincan uzatma mesafesinde olsanız hemen uzatırım hiç çekinmem ama işte basamaklar falan. önce kendinizi biraz daha kendi üstünüzden gerçekleştirmeniz, oldurmanız gerekecek.

ay yanlarım ağrıdı. ay dedim ben de işte tamam, lütfen yanlarıma daha fazla vurmayın, huylanıyorum.

8 Kasım 2011 Salı

selamlar o.o.o.,
kulaklarım halen kırmızı.
nabzım fazla düşüktü evet bir terslik olduğunu anladığım için ölçmüştüm zaten. tabi ki hep öyle değil. -tıp okuduğunu fark ettim yeni, ne iyi- dün iyi değildim ben de uyudum.
sıkıntı aslında çok nadir bir durum bende. sadece bu aralar böyle. hep yapacak bir şeylerim vardı ve hep zamanım azdı.
kelimelerim için söylediklerin mutlu etti. çok özenli değilim gibi. gelişine yazıyorum.
ne okuruma artık bir yanıt veremiyorum. fictionda türkleri okumayı seviyorum ama. uzun zamandır roman okumadığımı da eklemeliyim.
öykü de sevmem pek. en son bazuka'yı okudum ama iyiydi o. yani yine yeni yazarlar. mis gibiler.
çok şiir en çok şiir. şiir okunacak yaşlarda hiç sevmezdim bir de :)
beynimin bulanmadığı zamanlar fuko, derridasevmelerim oluyor.
rakı seviyorum genelde ailemle içiyorum onu. arkadaşlarımla da nadiren. sokakta hep vodka.
sanal alemle ilgili yorumum çok sevdiğim bir arkadaşımınki olacak ''gerçek dünya ne amk?'' teselli mi bilmiyorum. 2005'ten beri sanırım, yazıyorum işte. mecburen yalnızım. buna romantik bir anlam da katmıyorum. :)) şopi tipi bir mecburiyet.
devrime inanıyordum ve inanıyorum. sadece artık beklemiyorum. biraz küstüm.
büyük işler başarmadan yaşanır. belki sadece öyle.
bu bir mektup oldu. yanıtlanmalı. konuşmak istediklerinse bunlar, kendi yanıtlarını da yazsan ya?

p.s. hem ben aslında çok neşeliyim. -dir.-di. hatta lüzumsuz neşeli. sadece bu ara biraz böyle. geçmesini umuyorum. geçmesini bekliyorum. geçer.

g.

19 Ekim 2011 Çarşamba

yedi günün acı soğan kokusu şimdi toplanıp gözümü yaktı. yazmasan ağlamayacaktım.

daha şimdi ''ben çok iyiyim ben çok iyiyim ben çok.'' yazdım da yolladım birine. herkes için binbir suratım olması ama sana maskesiz yazabilmeme ne demeli? biraz da en gebeş gülüşlerimi ve salak esprilerimi paylaşmadığımdan haksızlık ediyormuşum hissi fakat sen zaten mallory'yi okumak istemiyordun.
bana içmeye çıktığını söylediğin o akşam benim de dengemi bozdular. imalat bir rakı geldi kör olacaktım bu kez. çok susamıştım. her şeyin her şeyin sallandığı bir gece düşün momentsiz. ne iyi ki arkadaşlar var. sonra arefe/arife bilemediğim o gün işte. çok acayip bir gün oldu. kalp krizine de bayram dediklerini öğrendim. kaçtım uçmakdere'ye gittim, biliyorsun işte su, arınma, rakı, unutma, lethe. hiç şiir. hiç şair. hiç müzik. yüzdüm de yüzdüm. sonunda dönülüyor. döndüm. döndüm ama sancılar, ateşler istanbul'da. o da geçti. en detaylı anlatabileceğim şekli bu. ilk sana anlatıyorum ne acayip. koskoca yedi gün ne kadar da konuştum.
....sözlük benim üzerine konuşabileceğim bir platform değil. bu ilgisizliği de bu ilgiyi de anlamıyorum. kim neden alır? kim neden yazmaz?
öykü sevmem dedim değil mi ama bazuka'yı okumuştum ben özel patoloji dersinde. sevmiştim de. şu sıra döne döne hep şiir, sırf şiir, eski şiirleri hep.
bugün bir iş görüşmesine gittim. referanssız başvurduğum bir yerdi. bu bile iyi geldi. 2. bir görüşme olacakmış. haber bekleyin. peki.
bir arkadaşımla artık arkadaş değilim. düşmanlaşmak da büyük bir kelime ama düşmanlaşsam yeri. kimseyi kendisi aramadığı sürece aramadığımdan zaten normal bir arkadaşlık ilişkim olduğu söylenemez. anlatırsan okurum?
ben o listeyi baştan sevmedim u... ya. fikir mükemmeldi de mabemolde tiksindim sanırım. sonra kategorize etmeye çalışmak... müzik öyle değil ki. hem benimle müzik öğrenmek ne demek? ben çok sevdiklerimi dinle istedim. listeye koyunca olmadı. dinlediğimi dinlediğim zamanda dinlemen güzel olabilirdi. pek birbirimizin etrafında değildik. bundan sonra buradan gönderirim sevdikçe bir bir?

http://www.youtube.com/watch?v=am6rArVPip8&ob=av2e

işte bu yedi gün.
ben bunu bir saatte yazdım.
mesajını sabaha karşı okudum. çok dağınıktı zihnim sonra yanıtlarım deyip kapattım uyudum. şimdi tekrar okudum. püripaktı sabah fakat yine dağınık zihnim. demek ki seni okurken dağıldım. yine de yazmam gereken mailleri beklemeye aldım çünkü bu mektup, onlar değil.
tanıştığımıza memnun oldum u.- tanıştık mı? evet çoğunlukla. anlamış mıydım? nickini gördüğüm an gülümsemiştim. ... halen giyiyor olabilirsin ama ... da alabildin mi? cebinde tut. ... sonra senin paltondan çıkan birkaç insan vardır umuduyla yazmaya devam ettim, var.... az. fakat okurken keyf aldığım insanların çok olmasını bekleyemeyiz. ...yla dostluğunuz özenilesi benim rakıyı ritüele dönüştürdüğümüz bir dostum yok belki babam biraz, biraz bülbül anneanne, agah dede. 300 yaşında insanlarla rakı içmek de zevkli ama şiirden konuşulmuyor.
çoğunlukla yemeği tek başıma yerim, rakımı tek başıma içerim, sinemaya yalnız giderim - çok uzun zamandır gitmiyorum. müthiş sofra kurup bir sigara içer kalkar toplarım. yemek yapmak? tatlarını bilmediğimden imkânlı değil fakat mezestar olsa biraz da yüzsüzleşsem katılabilirim. bulaşık bir terapi stili. bi süredir iyiyim yıkamıyorum.
temizlik eldivenlerim ve saç bandımla görsen çıldırdığımı düşünüp uzaklaşırsın evden - bizimkiler öyle yapıyor. yani evet rutinim değil. bazen gerekiyor. en iyi düşünme yolu temizlikken evlerdeki teyzelerin temizlik zamanlarını ne düşünerek harcadıklarını merak ediyorum. ev hanımları tehlikeli. nitekim baltayla savaşıyorlar. kahve falındaki ihanet bulgusundan fallusu kesmeye giden kısa çizgi.
hiç iddiaya girmedim ama aklıma yattı. birkaç arkadaşıma tez yazıp karşılığında aldığım kitaplar oldu bunun dışında kitap parası iliğimi kuruttu. bir süredir e-booklardan devam ediyorum, asla tat almıyorum elbette. nook ya da kindle tipi bir edevat düşünüyorum- kullandın mı? yine de kokulu kitap tadına yaklaşacağımdan şüpheliyim. nadirkitap kargolarını alabileceğim saatlerde uyanık olmuyorum çoğunlukla. nadirkitapta da her aklıma eseni bulamıyorum zaten. küçük bıdık bir inkılâp var eve yakın onlar getiriyor siparişlerimi ama artık karşılayabilmem mümkün olmuyor. doktora ihtimalimi bisturi vasıtasıyla kestim, artık harçlık alasım yok. cvler gönderme zamanı, plazalara adım atasım yok. kendi hayatı üzerine bilinci, fikri, tahmini benim kadar az olan insan yoktur sanmıyorum. nerden geldim ben buraya? kitap parası evet. yok.
sanki bir şeyden bahsedeceğim sol şakağımda bir basınç var ama ne olduğunu henüz bilmiyorum. bulmak için yazıyorum istersen sen buraları atla. şarkılarınla ilgili ekte konuşmaya karar verdim ben de!
 - demek ki başka şey.
ah gazete! u. benim gazetem yok. amcamın her sabah milliyetini alıp işe gitmesi gibi rutinim olsun istedim hep ama hayır olmadı olamıyor. birgün? radikal? tutturamadılar ya da ben tutturamadım bilmiyorum. gazetem yok. gerçi internet üzerinden bile okumak midemi bulandırıyor son bir iki haftadır. haber almamak bir tercihtir evet ama kendime yakıştıramıyorum. aslında çok da yakışıyor bencilliğime ama yakışmasın istiyorum.
enis'e enis demene ne demeli peki? sezen'e sezen ve ajda'ya da ajda dediğini varsayıyorum. ajda'nın yeni şarkısını dinledin mi? 4 vodka ertesi sevene zulmedeni önüme getirseler hiç hoş şeyler olmaz. fakat birini sadece alkollüyken çekebiliyorsam aslında ondan hoşlanmıyorumdur değil mi? konsomatrisin dilemması. vadevır yeni dergi haberini senden okurum sanırım? onu benim için öp.
lütfen beni sınava çekme zaten bir iddiam da yok dedim ya. sınavlardan nefret ediyorum ve nefret abartılmış bir kelime değil, tüm anlamıyla dolu dolu kullanıldı. eğitim hayatım bir yerden sonra her şeyi bilmek ama sınavlara girmemek olarak tanımlanabilir. bundan bahsetmiş gibiyim?
ukalalık sevimli. artık bana kimse ukala demiyor ama dedikleri zaman -çocukken- ' bi kere ukala bilmeden bildiğini sanan demek tamam mııı ben biliyorum, bildiğimi sanmıyorum!'un cevabım olduğunu anımsıyorum. bordo tdk sözlükten öğrenmişimdir etimoloji nedir bilmiyordum elbette. onun -hâlen adını bilmeden ama- zihin pratiğine 11-12 yaşlarımda başladım sanırım, öyle anımsıyorum. kelimelere uyanmak... :) diller sökmek.
bir çevirinin bitmesi kutlanacak şey, saygı duydum. hiç kitap çevirmedim gerçi sushi for beginners gibi aptal bir şey vermişlerdi elime çooook önceden, 50 sayfa sonunda vazgeçmiştim - çeviriden ekmek yiyemeyeceğini anlamak. beni mahveden akademik makaleler oldu - zorunluluktu. hiç ilgim yoktu. sevilemezdi.
zizek ciddiye almadan okunduğunda eğlenceli olabiliyor. kalandan anladığım, zevklerimiz benzer. bu yüzden okuyup sevdiklerini bana burdan not düşersen cici olabilir. her okuyup sevdiğini yazmak da mümkün olmayacağından belki biraz daha 'oyuncaklı' olanları diyerek sınırlayabiliriz?
hiçbir sevgilim 'kitapların mı ben mi?' diye sormadı; sanırım alacağı yanıtı bildiklerinden. bir kere kitaplarım üzerlerinde kocaman iyeliğimi taşıyor sevgili öyle değil ki. 
baker'in ölümünün acısını ''dediler ki, ulus baker...'' kadar anlatan ne olabilir? çok iyi bir anlatıcı değilim zaten ama bence bundan iyisi olmazdı. dedeme ağlamadım ona ağladım. ara ara videolarını izliyorum hâlen - mazoşizm sol elden kalbe kesintisiz giden damarımızın adı.

çok dağıldı. çok dağıldım. toparlanıp şarkılara girişicem ya da onlar bana. şimdilik bilmiyorum.
çıkmadan ortalığı toplayıver bi zahmet. ben çiçeklere su verdim.

ma.
m. yarın pazartesi,
ben evden çıkınca hiç nefes alamıyorum. yollarda hâller işte bir süredir. korku biraz.
benim nelerim var? kırıklarım kollarda bacaklarda izsiz, çoğu zaman sızılı. derimi yüzdüğümün izleri çok. görünen, görünmeyen.
ben en çok sağ omzumdakini. üzerime düşen camdan. oradan kemiğimi görmüştüm. büyülenmiştim.
omuzlarımı seviyorum. camları da. her cam dediğimde bir de dario argento muhakkak.
ama sana sağ ve sol olduğunda her zaman sol.
M., çaydanlığı ve ateşi de ikna edip kahvemi seninkine yetiştirdim.
buko en çok gıdısından mırlar.
100 mailde neler? kahveler, C.ler, çeşitli W.ler, sancılar, gülümsemeler, buklelerim.
ce. kardeşten öte. on dört senelik nadirlik.
kardeşimin dövmediği kadar da yüklenecek yine.
fakat ben kumburgazın gereksizliğine ikna edicem onu da kalacak beylikdağında.
biliyorum. hep aynı. dil çözüyor.

ben şimdi kahveye. yine.
:))) m. o midyecileri buraya getirmelisin.
ben onlara ulaştığımda saat hep geç. tablalarında hep minik midyeler.
minik midye yiyemiyorum bebek yiyormuşum gibi midem bulanıyor.
ben doktora gideceğim söz.

bilmiyordum, adı ne?
benim de çok sevdiğim sürahim 'domacan' ve bardaklarım. ben çok cam severim. ben hiç su içmem.

sen daha iyi ol. inan geçti. uyar'a inandım diye mi - uyar bahane mi? hiç olmamış gibi. öyle kötü bir sancının böyle güzel huyu var. inanılmayacak şey, bitince izi yok.

bir. iki. saat. dayanılır ki.

g.
'muş-tatvan yolunda bir gün senin akşamın ne ki' m. benim gözlerim dolmaya yer mi arıyor?
elin. ayağın. şimdi dursunlar.
gideceğim doktora. artık mecburen bayramdan sonra.
m. su iç. ben de bir uyar okuyayım. biliyor musun bazen geçiyor?
çok mu inanıyorum? inanırım.
sakalını da giydin mi m.? 'sıkıcı' demesinler.
ben daha kahve değil. önce asit.
daha büyük masalar, daha büyük odalar?

bugün beylikdağı'nda kesinlikle ışık yok. tüm perdeler açıkken söyleyebilirim.

g.
M,

gün bana da aydı. sonra ben de suya temas. her sabah mis her gece leş. ne rüya/ kabus gördüysem dudağımı ısırmış kanatmışım. çok W. çok C. içilmiş dün öksürülüyor bazen. şimdi ilk C.
neden dinlenemedin?
ben şimdi perdeler camlar açıp evi gezeyim toplayayım. bir de müzik. herhalde marsis.
iyi çalışmalar ile kolay gelsin arasında bir fark var. tat farkı. ikisini de söyleyebiliyorum hangisini beğenirsen onu al.

gamze
16 dakika önce,
15 dakika önce,
M,

beylikdağı yağmur yağmur boran oldu da beni bu gece de birden tüketti. sen 10 sayfanın yarısının üstünden geçtin bile. güzel uyuman için yapacağım bir şey kalmadı. mo.'yi ben oradan kaldıramam.
elimdeki C.yi bitirip kalkıyorum buradan. balkon. sonra uyku.
güzel uyumam için yapacak bir şeyim de yok. şimdi bugün içtiğim su kadar serin olmalıyım. olurum.

orada C.yi tükettin mi? gözlerim acıyor göremiyorum şimdi.

bu da biraz bildiğin gamze.
M ...'ni nerede düşürdün?

Yeter su. Sancıyla uyanmaktan korkuyorum. Ben az içmiş olabilir miyim diye korkuyorum. Çok irrasyonel korkularım var evet rasyoneli olur mu ki?
m. senin sakalların sıkıcı değil. senin böbreklerin konuşuyor.
ve sen mo'ye kızsan da canı sağolsun diyorsun. ataköyü'nde.


şimdi uykuya. haydi.

gamze, yine.